Kim mutlu olmak istemez ki!
Herkesin aradığı ve istediği bir şey MUTLULUK.
Belki de bunun için zihnimizde, bilinçaltımızda yer eden en önemli kavramlardan birisi mutluluk olmuştur. Herkes MUTLU olmak istiyor ve bunun için çareler arıyor, nasihat istiyor, destek alıyor, sihirli formüller peşinde koşuyor. Kimimize göre mutluluk parada. Bazılarımıza göre ise mutluluk sağlıklı olmakla mümkün. Kimimiz mutlu olabilmenin yolunun öncelikle huzurdan geçtiğine inanıyor. Kimisi takımının şampiyonluğunda, bazıları makam ve mevkide, kimileri de kendileri mutlu olmasa bile başkalarını mutlu etmekte mutluluk buluyor.
Biz de bu arayışlara katkıda bulunabilmek maksadı ile evlilik ve ilişkilerde daha mutlu olabilmek için “etkili iletişimin” önemi üzerine bazı notları sizlerle paylaşmak istiyoruz.
Daha başarılı, daha sağlıklı, daha mutlu ve daha huzurlu evlilikler ve ilişkiler…
Bana göre evlilik, dostluk, arkadaşlık ve benzeri bütün ilişkilerde mutlu olabilmenin en temel unsuru “anlayabilmek ve anlaşılabilmek!” Birbirimizi daha iyi anlayabilir ve daha iyi anlaşılabilirsek elbette mutlu olabilmenin en önemli adımlarını atmış oluruz. Bununla birlikte gelecek olan olumlu sonuç ise “birbirimizi olması gerektiği gibi TANIMAK” olacaktır. Öyle ki birbirimizi gerçekten ve samimi olarak anlamaya çalışır ve olması gerektiği şekilde tanırsak pek çok davranışımız buna göre şekillenir. Birbirimize saygımız buna göre gelişir ve birbirimizi paylaşmamız yine bu TANIMAYA göre şekil alır. Bu da bize daha çok mutluluğu getirir.
İşte bu ideal anlama, tanıma, saygı ve paylaşım için gerekli olan en temel husus nedir, desek cevabımız hazır elbette:
“Etkili iletişim…”
Evlilik ve ilişkilerde etkili iletişim ETKİN DİNLEME ile mümkün. Etkin dinlersek iyi anlarız. İyi anlarsak iyi tanırız. İyi tanırsak etkili bir iletişim gerçekleştirmiş oluruz. Etkili bir iletişimle olumsuzlukları çözmekte başarılı oluruz. Olumsuzlukları olumluya dönüştürebilirsek daha çok mutlu oluruz. Etkili iletişimin temeli olan etkin dinlemeyi başka bir içerik ve yazımıza havale ederek yine bir diğer önemli konuyu dikkatinize sunmak istiyorum.
Evlilik ve ilişkilerimizde huzurlu, sağlıklı ve mutlu olabilmek adına atabileceğimiz etkili iletişim adımlarından birisi de kimliklerimizi tanımaya çalışmaktır. Özellikle EVLİLİK hususunda öncelikle “KİMLİKLER” konusunun ele alınmasının gerekli olduğunu söylüyoruz. Eğer KİMLİK konusu iyi anlaşılır ve bu konunun üzerinde gereken şekilde durulursa evlenmeden öncesi için de devam eden evliliklerde de pek çok olumlu gelişme elde edilebilir, diyoruz. Diğer bütün yazılan ve söylenenlere KİMLİKLER konusunun detayları ile katkı sunmak istiyoruz.
Çünkü kişiliğimizi oluşturan asıl unsurun KİMLİKLERİMİZ olduğunu biliyoruz.
Hepimizin bir KİMLİK PİRAMİDİ var.
Şöyle özetleyebiliriz:
Doğduğumuz andan itibaren hatta ana rahmine düştüğümüz andan itibaren hepimizin BEN Kimliği oluşmaya başlıyor. Klasik ve edimsel (ve benzeri diğer) koşullanmalarla BEN kimliğimiz de bizimle beraber büyüyor, gelişiyor, şekilleniyor. Kimlik Piramidimizin en altında daha çok AİLEMİZ tarafından biçimlendirilen bu BEN Kimliği bulunuyor. Bu kimliğimiz daha sonra yine ailemiz, çevremiz, okulumuz, öğretmenlerimiz, arkadaşlarımız tarafından şekillendiriliyor. Sahip olduğumuz becerilerimiz, yeteneklerimiz, potansiyelimiz de DEĞERLERİMİZ ve İNANÇLARIMIZ ile bütünleşerek kimliğimizi tamamlıyor.
Bütün bunlar olurken yani kimliğimiz tamamlanırken rollerimiz de belirginleşmiş oluyor ve bu rollerin gerekleri de kimliğimizle buluşup birleşiyor. Bebek kimliğimizle başlayan süreç; çocuk, genç, erişkin; evlat, torun, abi, abla, kardeş, hala, teyze, amca, dayı; kadın, erkek, arkadaş, dost, sevgili; eş adayı, anne, baba, dede… gibi çeşitli isimlerle gelişip çoğalıyor.
Daha başka, bambaşka kimliklerimiz de oluşuyor elbette yaşamımız boyunca; öğrenci – mezun, çalışan – çalıştıran, yöneten – yönetilen, ast – üst, iş arayan – işveren kişisel konum kimlikleri gibi… Veya öğretmen, doktor, mühendis, avukat, bürokrat, memur, işçi, sanatçı gibi mesleki kimliklerimiz… Herhangi bir gruba, oluşuma, takıma TARAFTAR olma kimliğimiz; alışveriş, komşuluk, yolculuk kimliklerimiz gibi…
İşte evliliklerle ilgili önem arz eden KİMLİK konusu burada devreye giriyor. Evlenmeden önce sadece bir iki kimliğimizle birbirimizi tanırken sonradan ortaya çıkan bu kimlik çeşitliliği ve bunların sonuçları bazı sorunlar meydana getirebiliyor. Hani bazen “Bu davranış da nereden çıktı şimdi?” diye hayret ediyoruz ya! İşte tam da buradan; KİMLİKLERİN bize yansıyan sonuçlarından çıkıyor ne çıkıyorsa.
Düşünsenize, ister erkek ister kadın olsun, eşiniz YÖNETİCİ kimliği ile eve geliyor. İş yerinde, kurumunda, şirketinde yaşadıklarını bu kimliğiyle eve getirmiş oluyor. Siz de kadın veya erkek kimliğinizle ya da anne veya baba kimliğinizle onunla muhatap oluyorsunuz. Evde huzur olabilmesi için bu “EVCİL” kimliklerin öne çıkmış olması gerekiyor zaten. Ama eşiniz ısrarla evde de “yöneticilik” yapmak istiyor! Yandı gülüm keten helva, mı desek acaba şimdi!
Düşünsenize, ister kadın ister erkek olsun eşiniz bir takımın fanatik taraftarı. Maç izliyor veya maçtan geliyor. TARAFTAR kimliğini bütün sonuçları ile eve getiriyor ve evde de sergiliyor. Hele bir de takımı yenilmişse! Vay anam, vay ki ne vay!
Evliliklerde farkında olmadan çeşitli sorunlara veya sorunların büyümesine sebep olan en önemli kimlik çatışmalarından biri de AST – ÜST kimliklerin sergilenmesinde ısrar edilmesidir. Zengin kız fakir oğlan muhabbetinden dolayı da olabilir bu, eşlerin meslekleri (esasında kazançları) dolayısıyla da yaşanabilir. Kadın ya da erkeğin içten içe kendini diğerinden üstün görmesi de olabilir altta yatan gerçek. Eğer eşler birbirlerini anlamaz ve bilinçaltlarındaki bu kimliklerin ortaya çıkması ile sergiledikleri davranışlarında ısrar ederlerse kimlikler evlilikleri negatif etkilemiş olur. Bazen bunun telafisi de çok zordur.
Bu kimlik çatışmalarının ve zor durumların yaşanmaması için burada şu hususlar çok ama çok önemlidir:
Evimizi, ailemizi ve evliliğimizi daha başarılı, daha sağlıklı ve daha mutlu kılan özelliklerimiz hangi kimliklerimize aitse onları öne çıkarmak; bunları olumsuz etkileyen kimliklerimizi mümkün olduğu kadar kontrol edebilmek
Kendimizin ve eşimizin (sevgilimizin, arkadaşımızın, dostumuzun) kimliklerinin kişiliğimizi oluşturduğunu unutmamak
Kendimizin ve eşimizin kimlikleri ile barışık olabilmek
Ani tepkiler vermeden önce, yaşananların hangi kimliklerin sonucu olduğunu anlamaya çalışmak
Karşılıklı olarak medeni bir biçimde kimliklerimizi konuşabilmek
Evlenmeden önce “acele” etmemek… Evliysek “Vakit geçti!” demeden birbirimizi kimliklerimizle tanımaya, anlamaya, ortak noktalarımızı bulmaya çalışmak