İnsanların bulamadıklarını söyledikleri, yana yakıla aradıkları, kavuşabilmek için pek çok çareye başvurdukları “huzurlu olma” durumu aslında beden, zihin ve ruhumuzun dengesizliklerinde, dolayısıyla da ahenksizliğinde saklıdır. Saklı olanı gün yüzüne çıkarıp huzuru bulabilmek ve mutlu ve huzurlu bir yaşama ulaşabilmek için size sayısız madde, kural, uygulama, yöntem söylenebilir. Bu konuda çok farklı adımlar atılması önerilebilir. Biz bunların da çoğunu kapsayacak şekilde 9 PRENSİPLE DAHA MUTLU ve HUZURLU BİR YAŞAM önerilerimizi paylaşacağız sizlerle:

Kendinizi Fark edin – Kendinizle Yüzleşin – KENDİNİZİ BİLİN!

Siz acaba bildiğiniz siz misiniz? Ya da siz acaba kimsiniz? Necisiniz? Nereden geliyorsunuz? Şu anda neredesiniz? Nereye gidiyorsunuz? Amacınız nereye gitmek? Son durağınız neresi olacak? İNSAN olarak yaratılmış olmanızın sebebi ne olabilir? Kendinize karşı sorumluluklarınız neler? Şimdiye kadar bu sorumluluklardan hangilerini yerine getirdiniz?

Huzurlu olmak istiyorsanız bu ve benzeri pek çok soruya en dürüst şekilde; samimi ve objektif cevaplar vermelisiniz. Bunun için kendinizi fark etmek ve en kısa zamanda kendinizle yüzleşmek durumundasınız. Çünkü ancak kendinizi bilirseniz huzura adım atmış olursunuz. Endişe etmeyin, bütün bu soruların cevabı sizin içinizde… Unutmayın asla: DEĞERSİZ değilsiniz çünkü DEĞER, SİZSİNİZ…

Beden, Zihin ve Ruh Dengenizi Sağlayarak AHENGİ YAKALAYIN!

HUZUR tanımlaması yaparken bahsettiğimiz en önemli husus BEDEN – ZİHİN ve RUH üçlüsünün DENGE ve AHENK içerisinde olması gerçeğidir.

Huzurlu olabilmek ve huzuru bulabilmek için öncelikle beden, zihin ve ruhumuzla ilgili bu dengeyi sağlamalı ve muhtaç olduğumuz ahengi yakalamalı; zihnimizin dağınıklığını, ruhumuzun karışıklığını bitirip bedenimizi sağlığına kavuşturmalıyız. Bunları yapabilmek için diğer prensipleri iyice benimseyebilir ve kendimiz için yeni bir farkındalık değerlendirmesi yapabiliriz.

Bırakın, Geçmişte Kalan Geçmişi ve Henüz Gelmemiş Geleceği;

ÖMRÜNÜZ YAŞADIĞINIZ ANDIR!

İnsanın bir sonraki nefesi için garantisi yoktur. Geçmiş geçmişte kalmıştır, gelecek elbette gelecektir; bizim için en önemlisi içinde bulunduğumuz andır. Önemli olan bunu unutmamak, AN’ı yakalamak, AN’da kalmak ve bu AN’ın kıymetini bilip hakkını vererek yaşamaktır. Hem de bu AN’ları bir ömre sığdırabileceğimiz kadar güzelliklerle yaşamak… Bırakın hesabı kitabı, dünya gailesi ile koşturmaları… Bi’ durun! Düşünün! Ömrümüz yaşadığımız an ise nedir bu endişeler, kaygılar, korkular?

Genç yaşlı, kadın erkek, yakın uzak pek çok cenaze her gün yanı başımızdan geçiyor. Ama biz hala hiç ölmeyecekmiş gibi yaşamaya; ölümü, unutmakla öldürebileceğimizi sanmaya devam ediyoruz. Ömrümüzü yaşadığımız an bilir, buna inanır ve kendimize “Bi’ Dur!” diyebilirsek inanın huzur için önemli bir adım atmış oluruz.

Kendinizi ve Hayatı Değil,

ERTELEMELERİNİZİ ERTELEYİN!

Madem ömrümüz yaşadığımız andır o zaman iyilikleri, güzellikleri, umudu, sevgiyi, emeği, kıymet bilmeyi, harekete geçmeyi, üretmeyi, çoğaltmayı, mutluluğu neden sürekli erteliyoruz? Neden “Sonra yaparım!” diyoruz sürekli olarak? Ya bizim için sonrası yoksa?

Sevgili Şair ve Gönül İnsanı Abim, Dostum Dursun Ali AKINET diyor ya hani:

Azrail’in gelir kendi
Ne ağa der ne efendi
Sayılı günler tükendi
Yolun sonu görünüyor…

Sayılı günler tükenecek elbette. “Ömür bir nefes derinden” akıp gidecek, bilmiyor musunuz? Biliyorsanız bu ERTELEMELER neden o vakit?

Lütfen artık kendi beden, zihin ve ruhunuzun dengesini bulmayı ve ahenginizi ertelemeyin. Benliğiniz, aileniz, çevreniz, toplumunuz, ülkeniz için başarabileceğiniz iyilikleri, güzellikleri, umudu, sevgiyi, adil olmayı; erdem, değer ve inançlarımız istikametinde harekete geçmeyi, hedefiniz için sağlık ve huzurla yola çıkmayı ertelemeyin artık!

Beden, Zihin ve Ruhunuzdaki YÜKLERDEN KURTULUN!

Beden, zihin ve ruh bütünlüğümüzün dengesini neden sağlayamıyor ve huzur için asıl ihtiyacımız olan ahengi neden bulamıyoruz, biliyor musunuz? Ben söyleyeyim size; hepimizin beden, zihin ve ruhunda kurtulmamız gereken çok fazlalık var. Bunlar bize ağırlık veriyor, bizi ertelemelerle, etiketlemelerle karşı karşıya bırakıyor. Adeta bu fazlalıkların, yüklerin esiri olmuşuz. Bu yüklerden kurtulmadıkça huzuru bulmamız zor, inanın çok zor…

Daha huzurlu ve mutlu bir yaşam için bedeninizdeki, ruhunuzdaki, zihninizdeki fazlalıkları atın. Böylece sevgiye, muhabbete, iyiliğe, güzelliklere yer açın.

Erken Uyuyup Erken Uyanarak GÜNÜNÜZÜ BEREKETLİ KILIN!

Sağlıklı uyku uyumak sağlıklı bir zihin ve beden için olmazsa olmaz gerekliliklerdendir. Vücudun salgıladığı bazı hormonlardan gerçekten istifade etmek istiyorsanız erken uyuyun. 23.00 veya en geç 24.00 gibi uyumuş olursanız saat 02.00’ye kadarki uykunuz en sağlıklı uyku olacak ve metabolizmanız bunun çok faydasını görecektir. Mümkünse üzerinize güneş doğmadan uyanmayı alışkanlık edinin. Erken uyanarak gününüzü bereketlendirin. Uyandığınız sabaha sizi sağlıklı olarak ulaştıran Yaratıcı’ya şükrederek güne başlayın.

Tefekkür ve Dua ile Zenginleştirilmiş MEDİTASYON YAPIN!

Zihniniz ve ruhunuzun fazlalıklarından kurtulabilmek için yapabileceğiniz en önemli egzersiz TEFEKKÜR etmek ve DUA’yı ihmal etmemektir. Aslında ilk 2 maddenin gereğini yerine getirmenin şartı da zaten tefekkür etmekten geçer. O sorulara cevap vermek için sağlıklı bir biçimde DÜŞÜNMEKTİR asıl tefekkür. Yani önce kim olduğumuzu fark edebilmek için FİKRETMEK; sonra İnsan olarak yaratıldığımız ve pek çok zenginlikle donatıldığımız için ŞÜKRETMEK; son aşamada da DUA ederek ZİKRETMEK

Günde iki kere (mümkünse sabah ve akşam/gece) onar dakika sessiz ve sakin bir ortamda, kendinizle baş başa kalarak gözlerinizi kapatıp düşünmek… İçinize doğru yürümek… Kendinizi hissetmek… Zihninizi ve ruhunuzu arındırmak… Asıl meditasyon bu. Duygularınızla, ruhunuzla nasıl konuşabiliyorsanız, kendinizle nasıl baş başa kalabiliyorsanız o şekilde meditasyon yapmaya başlayın. Hissederek, içinizden gelerek dua edin ve tefekkür edin. Huzura doğru yürüdüğünüzü hissedeceksiniz.

İNDİRİN ARTIK DUVARLARINIZDAKİ BALTALARI!

Video kanalımızda bu prensip ile ilgili içerikleri lütfen tekrar izleyin. Zihniniz ve ruhunuzu sürekli olarak meşgul eden, ertelemelerinize sebep olan, sizi huzursuz kılan; korku, endişe, kaygı, bahane, mazeret, umutsuzluk, karamsarlık gibi baltaları lütfen indirin. Bu duygularınızı karşınıza alarak konuşun. Olumsuz bütün durum, düşünce ve duygularınızla yüzleşerek onlara çok açık bir biçimde şunu söyleyin:

Evet, siz varsınız, biliyorum. Sizi inkâr etmiyorum. Ancak sizin beni yönetmenize, huzursuzluğuma sebep olmanıza, harekete geçmemi engellemenize izin veremem…

Artık Yola Çıkmaya Hazırsınız; BEKLEMEYİN!

İlk 8 prensibi okudunuz. Konu ile ilgili yeni içeriğimizi de linkini yazımızın altına koyduğumuz video kanalımızdan izleyin lütfen. Bunları yaptıktan ve üzerinde gerektiği kadar düşündükten sonra FARKINDALIĞINIZI kontrol edin. Unutmayın, bütün prensipler birbiri ile alakalı ve birbirine bağlı.

İlk 8 prensibi okumuş ve içeriğimizi izlemiş olmanın BİLİNÇLİ FARKINDALIĞI ile artık kendinizi ve hayatınızdaki hiçbir şeyi ertelemeyin. Çünkü DAHA HUZURLU OLMAK İÇİN YOLA ÇIKMAYA hazırsınız.

Buyurun; hoş geldiniz daha MUTLU ve HUZURLU bir yaşama…

Leave A Reply